Şimdi gözümün önüne gelen resim şu oldu, birini bulmuşsun, sörf yapan bir CEO ve ona diyor ki: "Abi ben nasıl para kazanırım?" Ve o sana bu 10 maddelik "şifreyi çöz" tabir edilen şeyi vermiş. Bak gülüm, işin püf noktası bildiğin gibi terlemeğe başlamak. Yani hem dersini çalışacaksın, hem çevre edineceksin, hem yatırım yapacaksın, hem risk alacaksın, hem biraz da maceracı olacaksın... Oldu mu şimdi bu kadar yük omuzlarında?

Tabii bir de önümüze serilen bu "süslü paket"te en göz ardı edilen ama belki de en önemli madde "hedef koymak". Koy dostum koy, hedefini koy, sonra peşinden sürükle kendini, sürükle de bak, belki sonunda bir yerlere varırsın. Yoksa tepe taklak alaşağı olurum.

He bir de "güzel harca" demişler, evet tabi canım, "güzel harca". Belki sonunda ne para kalır, ne de puşta giden sağlık. Bırak gitsin sen en iyisi. Parayı kazanırsın, paran biterse de yine kazanırsın. Ama sağlığı kaybedersen, onu geri kazanmak bayağı bir zor olur.

Çok güzel anlatmışlar tabii, adamlar işini bilmekte, dilinden düşmüyor "networking, kendini geliştirme, mentör bulma"... İyi de dostum herkes CEO olacaksa işçi kim olacak? Risk alacaksa herkes, güven kimde olacak? Para kazanma konusunda bu kadar telaşa gerek yok aslında, insan hayattan zevk almayı bilmeli. Yoksa ne anladın bu hayattan!

Sonuçta hepsi birer tavsiye, ama bir laf vardır ya, "her kuşun eti yenmez". Yani gözü yükseklerde olacak diye; ayakları yeri görmeyenler çok çabuk düşer. Sözüm meclisten dışarı; ama kazanç da, başarı da, hedef de, yatırım da (yani bu listeyi sonuna kadar sıralayabilirim), hepsi güzel ama siz siz olun, hayattan zevk almayı da unutmayın diye düşünmekteyim.